İstiklal Marşının Tahlili 8.Kıta

8.KITA:

Ruhumun senden İlahi şudur ancak emeli:

Değmesin ma’bedimin göğsüne na-mahrem eli;

Bu ezanlar — ki şehadetleri dinin temeli —

Ebedi, yurdumun üstünde benim inlemeli. 

Şair burada Allah’a seslenerek ondan tek dileğini dile getiriyor. “namahrem” kelimesinin sözlük anlamı gizli olmayandır. Fakat Türkçede galat-ı meşhur olarak kullanılmaktadır. Galat-ı meşhur yani bir sözcüğün veya deyimin yanlış anlamda kullanıla kullanıla doğru anlamının yerini almasıdır. Şiirde ise yabancı el anlamındadır. Mabetlerimizin yabancıların eline geçmesi Müslümanlar için bir zillettir, aşağılayıcı bir durumdur. “Ezan” kelimesi İslamiyet’in temellerini dillendirir; yani Allah’ın en büyük olduğunu Allah’tan ’aşka tapacak olmadığını, Hz. Muhammed’in Allah’ın elçisi olduğunu söyleyen, şehadet eden, sonra insanları namaza, kurtuluşa davet eden, sonunda tekrar Allah’ın büyüklüğünü söyleyerek biten bir davettir. Bu davet İslam ülkelerinde günde beş defa tekrarlanır. Minarelerin biçimi de elif harfini andırır; elif Allah’ın isminin ilk harfidir.

“Şehadet” kelimesini şair tevriyeli kullanmıştır. Kelimenin “tanıklık, şahitlik” ve “yüksek bir ülkü uğrunda ölme, şehit olma” anlamlarının ikisi de kastedilmiştir. Ezanın veya camiinin bağımsızlıkla olan münasebetini ise şöyle açıklayabiliriz: Müslümanların olduğu bir yerde ezan okunması, ilk olarak orada Müslümanların varlığını, ikinci olarak da oraya hakim olduklarını gösterir. Eskiden bir yer fethedildiğinde askerlerden biri hemen yüksekçe bir yere çıkıp ezan okuyordu ve böylece hâkimiyeti ilan ediyordu. Mehmet Akif Ersoy, ezanın okunmadığı bir yerde Türklerin hür ve bağımsız olamayacağını söylemek ister. Gerçekten de din, iman Türklerin başarılarının hepsinde etkin bir rol oynamıştır ve bu başarıların en büyük dayanağı iman gücüdür. Ezanların ebediyen okunmasından kasıt, bağımsızlığımızın ebediyen süreceğidir.

İlgili Yazılar