Türkçenin Tarihi Gelişimi

Türkçenin Tarihi Gelişimi hakkında bilgi vermeden önce şunu ifade etmeliyiz ki yapılan araştırmalar sonrasında Türkçenin binlerce yıllık bir geçmişi olduğu sonucuna ulaşılır. İlk yazılı metinler olan “Göktürk Yazıtları (8.yy.)” öncesine ait elimizde bir metin olmadığından o dönemler karanlık dönem olarak ifade edilir. Ancak ilk yazılı metinlerdeki dil yapısına göz attığımızda Türkçenin oluşum sürecinin çok daha eskiye gidebileceği net bir şekilde görülür.

Türk dilinin tarihi gelişimi tablosundaki evrelerden “Eski Türkçe” sonrası yazılı belgelerle desteklenebiliyor ancak öncesi araştırmacıların yapmış olduğu kapsamlı çalışmalar sonucunda ortaya çıkarılabilmektedir.

Türkçenin Tarihi Gelişimi Tablosu

Türkçe Ural-Altay dil ailesinin Altay kolunda yer alan kadim bir dildir. Türkçenin Altay kolu ve sonrasında geçirmiş olduğu binlerce yılı şu şekilde dönemlere ayırmak mümkündür:

Türk Dilinin Tarihsel Dönemleri

1. Altay Dil Birliği Dönemi

2. İlk Türkçe Dönemi-Çuvaş-Türk Dil Birliği Dönemi

3. Ana Türkçe Dönemi (Proto-Türkçe)

4. Eski Türkçe Dönemi (6-10.yy.)

5. Orta Türkçe Dönemi (11-16. yy.)

6. Yeni Türkçe Dönemi (16. yy. ve sonrası)

7. Modern Türkçe dönemi (20. yy. ve sonrası)

Türkçenin Tarihi Gelişimi

1. Altay Dil Birliği (Altay Dönemi)

Bu dönemin hangi tarihleri kapsadığı tam olarak bilinememektedir. Bu dönemde Türkçe, dahil olduğu Altay dil grubu içerisinde yer almaktadır.

2. Eski Türkçe (M.S. (6-10. yy)

Türkçenin ilk yazılı kaynaklarının yer aldığı İslamiyet öncesi dönem ile 10.yüzyıl arasında kullanılan Türkçedir.  İlk yazılı metinlerimiz olan Orhun Abidelerinde kullanılan Türkçe, yazı dilinin başlangıcı değil işlenmiş ve gelişmiş bir yazı dilini ifade eder. Bu dönem Göktürk Devleti’nin kuruluşuyla başlar. Bu dönem Türkçesini Göktürkçe, Uygurca ve Karahanlı Türkçesi olarak iki başlıkta inceleyebiliriz. (Ayrıca Bkz⇒ Göktürk Yazıtları)

Göktürkçe

Kök Türklerin kullanmış olduğu dil evresini ifade etmektedir. Bu dönemde ilk yazılı metinlerimiz olan Tonyukuk, Kül Tigin ve Bilge Kağan taşlarına bugüne kadar varlığını korumuş bir dil işlenmiştir. Göktürkler bu abidelerde kendi alfabeleri olan “Göktürk alfabesi”ni kullanmışlardır.

Uygurca

Uygurlar yerleşik hayata geçen ilk Türk topluluğu olarak bilinir. Yerleşik hayata geçmelerinde benimsemiş oldukları Maniheizm dininin büyük etkisi bulunmaktadır. Yeni dinleriyle ilgili yazmış oldukları metinler dönemin diline ışık tutan önemli eserlerdendir. Ayrıca Bkz⇒ Uygur Metinleri

Karahanlı (Hakaniye) Türkçesi 

Karahanlılar İslamiyeti kabul eden ilk Türk devletidir. Türklerin İslamiyeti kabul etmelerinden sonra kültür hayatlarındaki köklü değişikliklerin neticesinde dilde de önemli değişiklikler olmuştur. Bu dönemde Arap alfabesi kullanılmış ve Türkçeye Arapçadan kelimeler transfer edilmiştir. Bu dönemde Kaşgarlı Mahmut’un yazmış olduğu Dîvânu Lugâti’tTürk dil üzerine yazmış önemli bir eser olarak karşımıza çıkar. Ayrıca bu dönemde (Ayrıca Bkz⇒) İslamiyet sonrası yazılan ilk eserler de ortaya konulmuştur.

3. Orta Türkçe

Eski Türkçe ile yeni Türkçe arasında bir köprü görevi gördüğünden dolayı “Orta Türkçe” adıyla anılmıştır. Bu dönem Türkçesi İslam medeniyetinden oldukça etkilenmiş ve bünyesinde önemli değişiklikler yaşanmıştır. Bu dönem yaklaşık olarak 11-16. yüzyıllar arasını kapsamaktadır. Orta Türkçe kendi içinde dört farklı kolda gelişim göstermiştir:

KUZEYDOĞU TÜRKÇESİ (11-21 yy.)

a. Kıpçak Türkçesi

b. Çağatay Türkçesi

c. Harezm Türkçesi

Harezm Türkçe 12 ile 14. yüzyıllar arasında Batı Türkistan’da gelişmiş olan yazı dilidir. Karahanlı Türkçesine dayansa da göç eden Oğuz ve Kıpçakların etkisi altında şekillenmiştir.

BATI TÜRKÇESİ (13-21. yy.)

(Bundan sonraki tablo Türkiye Türkçesi için devam etmektedir.) 

a. Eski Anadolu Türkçesi (13-15 yy.)

Eski Anadolu Türkçesinin başlangıcı olarak Anadolu Selçuklu Devleti’nin kuruluşu baz alınmaktadır. Bu dönemin kapsamı 15. yüzyılın sonlarına kadar devam etmektedir. Anadolu’ya yerleşen Oğuzların yeni kültürle birlikte geliştirdiği bu dönem dili “Eski Anadolu Türkçesi” olarak adlandırılmaktadır. Bu dönem diliyle yazılmış birçok değerli eser günümüze kadar geldiğinden bu Türkçenin özellikleri hakkında bilgi sahibiyiz.

Eski Anadolu Türkçesinin dili “Eski Türkçe” ve “Orta Türkçe” dönemlerinden izler taşısa da büyük bir oranda Oğuz Türkçesi temeline dayanmaktadır. Eski Türkçeden izler taşıması ve yeni bir Türkçenin oluşumunun öncesinde yer almasından dolayı Anadolu’nun Orta Türkçesidir şeklinde yorum yapmamız yanlış olmayacaktır.

b. Osmanlı Türkçesi (15-20. yy.)

Osmanlı Devleti’nin Anadolu ve Rumeliye hakim olduğu ve İstanbul’un fethiyle birlikte imparatorluk olarak nitelendirildiği dönem Osmanlı Türkçesinin başlangıcı olarak kabul görür. 15.yüzyılda başlayan “Osmanlı Türkçesi” 20.yüzyılın başlarına kadar devam eder.

15. yüzyılda Türkçe yazı dili olarak Arapça ve Farsçanın büyük bir etkisi altında kalarak yeni bir yazı dili şekline bürünür. Türkçenin yetersizliğini bahane eden saray muhiti ve aydın kesim Osmanlı Türkçesinin oluşum sürecinde en büyük rolü oynamışlardır.

19. yüzyılın ikinci yarısına kadar bazı keskin kurallar hep tekrar edilerek bu Türkçe, klasik bir yazı dili şeklinde kullanılır ancak Tanzimat Dönemi’nde Osmanlı Türkçesinde bir sadeleşmenin olması gerektiği savunulur. Çünkü bu dönem sanatçıları edebiyatı halka yönelik bir uğraş olarak görmüşler ve halkın anlayabilmesi için yazı dilinin de sadeleşmesini savunmuşlardır.

Servet-i Fünun Dönemi’nde de sanatçılar, artık kullanımı rafa kaldırılmış bazı sözcükleri tekrar diriltmiş ve özellikle Fransızcadan yeni kelimeleri edebiyata sokmuşlardır. Bu durum dili daha zor anlaşılır hale büründürmüştür. Sonuç olarak dilde sadeleşme çabaları 19. yüzyılın sonlarına doğru başarıdan ziyade daha da kötü bir sonuca neden olmuştur.

c. Türkiye Türkçesi (20-21. yy.)

Osmanlı Türkçesi yüzyıllar boyunca halkın anlayamayacağı bir şekilde yazı dili olarak kullanılmıştır. Tanzimatta sadeleşme konusunda adımlar atılsa da pek de başarı elde edilemez ancak 20. yüzyılın başlarında milliyetçilik akımı, birçok alanda olduğu gibi etkisini dil üzerinde de gösterir. 1911 yılında Selanik’te çıkarılan Genç Kalemler dergisinde yayımlanan Yeni Lisan makalesi ile milli bir dilin güçlü adımları atılır. Yani Türkiye Türkçesinin başlangıcı olarak “Yeni Lisan Hareketi” kabul edilmektedir.

Milli Edebiyat Dönemi ve sonrasında yazı dilimiz, halkın anlayabileceği bir şekilde sadeleşmiş, dildeki yabancı kelimeler atılmış ve en önemlisi de özellikle Arapça dil bilgisi kuralları terk edilmiştir. 1932 yılında Mustafa Kemal Atatürk tarafından Türk Dili Tetkik Cemiyeti (Türk Dil Kurumu)’nin kurulması, Türkiye Türkçesinin gelişimine büyük bir katkı sunmuştur.

Daha sonra dilde yapılan önemli inkılaplar ve Türk Dil Kurumunun çalışmaları dildeki millileşmeyi sağlamlaştırmıştır. Böylelikle günümüzde halkın okuyabildiği ve anlayabildiği bir Türkçe yaratılmış oldu.

Türklerin bugüne kadar kullandıkları alfabeler nelerdir?

Geçmişten günümüze kadar Türkler, 5 farklı alfabe kullanmışlardır.

•Köktürk
•Uygur
•Arap
•Kiril
•Latin Alfabesidir.

Türkçenin Tarihi Gelişimi PDF + Video

Aşağıdaki bağlantılardan Deniz Hoca tarafından hazırlanmış olan “Edebiyat Ders Notları PDF” dosyası ile slaytını indirebilir, öğrencileriniz ve arkadaşlarınızla paylaşabilirsiniz.

Aşağıdaki bağlantılardan Deniz Hoca tarafından hazırlanmış olan “Türkçenin Tarihi Gelişimi PDF” dosyası ile slaytını indirebilir, öğrencileriniz ve arkadaşlarınızla paylaşabilirsiniz.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK YAZILAR
 PDF / Slayt
10.Sınıf Ders Konuları
TYT Türkçe 
AYT Edebiyat

İlgili Yazılar